18 Şubat 2010 Perşembe

Kimbilir.

kelimeler...
aşk,özlem,acı,huzur,güzell
ik,çirkinlik,pislik.
hepsi bir kız çocugunun elindeki balonun içinde.
Üzerinde ilkokul önlügü,
saçları iki yandan tokalı,
önünde beslenme çantası ve içinde muhtemelen peynir ekmek var.
sırtında boyundan büyük ama müfredatından küçük bir çanta.
ayaklarının uçları birbirine bakmakta.
İlk bakışta görünmez gözleri,
ya ondan kısa olmalısınız görmek için
yada yere bakmalısınız.
Henüz 9 yaşında.
İki sene sonra ergen olabilir,
Belki bir sene sonra anne olabilir.
Kimbilir.

16 Şubat 2010 Salı

Üç nokta

Kiminin şiirleri yanık kokar
Kimininki izmarit
Katran karası bir yürekle yazılır
Simsiyah bir isyandır koydugun her nokta.

Ardı ardına ateş saçmalı ünlemlerin
Kiminin sözleri çok basit
Herzaman duvarlara terktir bu yazılar
Bu yazıda gökyüzüne üç nokta..

8 Şubat 2010 Pazartesi

Düne bugüne yarına dair...

sigara dumanından sekiller yapıp mutlu olma çabalarıydı ilk baslarda yasadıgım.
Sonra bulutlara anlam yükleme nöbetleri başladı.
Kelimelere bakıp anagramlar üretmek için fazla saftım ve
Güneşe gözlüksüz bakıp umutlarımı tazelemek içinde fazla umutsuz hissediyordum.

İlham denilen velet uzun zamandır zilime basıp basıp kaçar
Kovalarım arkasından,sigara yakarım,geceyi beklerim..nafile.
Gittimi gelmek bilmez geldimi bitmek bilmez.
Biraz istenmeyen misafir konumundadır.
Ufak beynimin üst köşesini işgal eder.Tüttürür durur.Uyumama asla izin vermez

Neyse kaldıgımız yerden devam edelim (hani su umutsuz vakadan)
Evet güneşe gözlüksüz bakıyordum.

Ufakken aydedeye kurdugum salıncaktan düştügümden beri dizlerimde ,dirseklerimde aynı yaralar...,kadrolu yaralar
Bir çocugun en mutlu oldugu anlardan acı çeken ben.
Atlı karıncaların at kısmından ziyade karıncalardan korkmuslugum.
Örümcek adamın duvara tırmanmasından ziyade eklem bacaklarından ürkmüşlüğüm..

Yazları sıcak ve kurak , kışları soguk ve yağışlı geçerdi,
ögretilen oydu en azından aksi yaşansa bile akdeniz iklimine emanetti küçük yakalıklarımız.

Neticede yakalıklar gitti kravatlar geldi gitti
Yüzdeki sivilceler yerini kırışıklıklara bıraktı.
Ama gel zaman git zaman sigara dumanı hala çeşit çeşit şekil çıkarmakta
bazen yuvarlak yapıp bana laf sokmakta..
Bulutlar hala açıldıgı zaman dedemin mavi gözlerini hatırlatmakta.

Küresel ısınma ne kadar olsada güneşe gözlüksüz bakmakta ısrar edenlerdenim...

3 Şubat 2010 Çarşamba

İçimdeki istanbul akşamları

Akşam üstü pis bir sokak lambasıydı yüregim.
Son kullanma tarihim çoktan geçmiş.
Başım hafiften eğik,
Kablolarım sarkmakta,
Sinirlendirilirsem eğer bir tehlike davetkarı olabilirim.
Uzaktan bakılırım.
Dokunan çarpılır,
Üzerime konan kuşlar bölünür,
Leşleri yerden kedi köpek yer.
ve arkalarından çıkarırlar..



Akşam üzerlerine gülümseyen bir sokak lambasıydı yüreğim
Çıkmaz sokağa terk...
Gece vakitleri fahişeler yakardı son cigaralarını
ve biraz daha güzel gösterirdim suratlarını travestilerin
Dokunan çarpılır.
Işığıma bakan aldanır..

Akşam üzerlerine umut saçan sokak lambasıydı gözlerim.
Firari yüzlerin,
Katran karası yanakların.
Avuçlarda tiner,eller burunda..
Gözler gelecege değil geçmişe bakan çocukların ışığıydım..


Fahişeler,pezevenkler,tine
rciler,katiller,hırsızlar,arsızlar...
gecenin tüm eğlencesi kaçar benden.
Üç beş sinek belirler tüm gelecegimi.
Yapayalnız ve hayalet bir beden...