24 Ağustos 2010 Salı

....

yazdıgım bi defter daha son yapragının geldigini gösteriyor,
yenisini koyuyorum önüme
henüz kirlenmemiş el değmemiş,
satırlarına dert düşmemiş
silinmemiş...
hani kalbin kadar şu temiz sayfa geyigi vardır ya,
külliyan yalan..
üzeri çizilmiş her kagıt parçası kirlenmiştir artık.
gözlerinden damlar mürekkep,pelikanlara inat.
imlasız sevmişimdir ben.
yüzünün herhangi bir ekinin ayrı yazılmasına müsade etmez gönlüm
bir bütün olarak sevdim seni
tdk kimin umrunda
ama yetmedi sayfalar seni anlatmaya


şimdi bütün eklerini,
noktalama işaretlerini,oluşturdugun kelimeleri,
sayfalarını yırtıp atıyorum bulutlara..
memleketimin her yerinde senden noktalar olsun...
her sabah doguya bakmaya zorla beni,
gözlerimden oku sözlerimi,
herkesin senin kadar güzel bakması dilegiyle.....

....

sakalındaki akları görünce sevinir insan misal: ben
kimi de üzülür saçlarındaki aklarından
boyatır çilesini,kandırır kendini.
bırak ardında kalanlar iz bıraksınsana,
kapatma geçmişini ve her zaman yüzleş.
sorarsa şayet insanoğlu çek siktiri,
yalanı değil gerrçegi aydınlatsın güneş...

21 Ağustos 2010 Cumartesi

kaç gece?

kaçarcasına uzaklasıyorum mutluluktan
deliligin bi eseri mi ?
pencere dışında bakışlarım
kavganın savaşın ortasına ufak bi çocuk yüregi umudum.
birazdan kaçacak yer de kalmayacak.
daima yaratılan sonsuz diplere uzandım
diplerden kum çıkardım kaç milyon gece.
kaç gece tek yattım,
kaç gece aç oturdum sofraya ve ekmek arası yalnızlık yedim
kaç gece?

3 Ağustos 2010 Salı

geçmiş zaman

Hüznü bir makam bu yol
kirli dalgalı saçlar
Duvarlar ardında
Yüzleri boyalı çocuklar
gözleri maziden kalma
siyah beyaz ışık saçan
ağızlarında zoraki gülümseme çizilmiş.
kanlı rujlar ile

geçmiş zaman ekiydi
di li yada di siz.
ne konustuklarının önemi yok.
hepsi dilsiz.


yanardagı gamzeleri ateş saçıyorken
gözlerinden buz damlıyor
bir o kadar soguk bakışlar hayata.
her başlangıç bir bitişin habercisiydi
kirli saçlı
zoraki gülümsemeli çocuklara.

geçmiş zaman ekiydi
di li yada di siz
hiç şimdiki zaman olamadılar.