6 Kasım 2010 Cumartesi

Otur,
anlat düşlerini.
nasıl yandı canın suyun ortasına,
yada nasıl kurudun bu yagmurda.
Hep yarım kaldın bu "tamam"ın içinde.
oysa hep kandırıldın Dünya küçük elbet karşılaşırsın diye,
gözlerin küçüklügü hesaba katılmadı hiç.
Yada kulakların aynı küçük seslere aşina oldugu.

Koşar "adım'dın" dünyaya.
Benim koşan ad'ım.
Sürekli karabulutlarda koşan ben'in unuttugum adımdın.
Yagmuru,şimşeği,yılıdırımı engellemek için o bulutdan öbürüne..
Hiç yürünmedi hayatın kıyısında pijamayla,esen yelde hayatın tadını çıkarılmadı,
oysa bir tarafı ölüm olan hayatın yaşam tarafındaydın.

bir takım elbiseli masa başı patronu ciddeyetindeydi tanrı.
Sürekli emreden , maaşını geç veren, zam ve mevki vaadi ümidiyle kandıran...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder